Bilmeceler
Çıt çıt çalışır Kurulunca bağrışır
Fırında pişer Mideye düşer
Yedim yeşil bir külâh Ağzım yandı ah ah ah
Ay var iken çıkarlar Güneş var iken kaçarlar
Gökten yağar kar değil Ses çıkarır taş değil Yuvarlaktır top değil Bilin bakalım bu nedir?
Pişirirsen aş olur Pişirmezsen kuş olur
Ufacık bir top İçini açtım bin top Yemeye doyamadım Ağzıma attım hop hop
Gökte durur paslanmaz Suya düşer ıslanmaz
Bulutlardan süzülür İnci gibi dizilir Çamur olur ezilir Bilin bakalım bu nedir?
Dumanı tüter İsterse gider Balık değildir Denizde yüzer
İki kapaklı, çok yapraklı İçinde bilgi saklı
Pamuk gibi tüyleri Havucu koparır dişleri Kulakları duyar her sesi Hızla çıkar tepeyi
Ayakları kürekli Ne kadar da yürekli Suda gider bir gemi
Hem denizde hem karada Evini taşır sırtında
Kocaman kanatlı Şimdi yerden kalktı
Gece olur yakarız Gündüz olur kapatırız
Bize ışık verir Daha sonra erir
Şekere benzer tadı yok Gökte uçar kanadı yok
Sütü pek çok sever Mırıl mırıl der Sütünü bitirince Bıyığını temizler
Siyah beyaz benekli Yürüyen merdiven sanki
Dalda durur, elde durmaz
Daldan dala atlarım Kuyruğumla sarkarım
Göz ile görülmez El ile tutulmaz Ondan uzak duranlar Sağlamdır hasta olmaz
Benim iki pencerem var Etrafı etten duvar Her gün erken açarım Gece olunca kaparım
Yarım kaşık, duvara yapışık
Bol emek verir Kendi yemez yedirir
Karşıdan baktım hiç yok Yanına vardım pek çok
Altı mermer, üstü mermer İçinde bülbül öter
Kökü yukarı Dalları aşağı
Karnı şişik Kafaya yapışık
Yedi delikli tokmak, Bilmiyorsan aynaya bak
Çarşıdan alınmaz Mendile konulmaz Bundan tatlı bir şey olmaz
Ben giderim o gider Kâh benden önce gider Kâh arkamdan emekler
Ben giderim o gider İçimde tık tık eder
Yaştır kurutamazsın Tuzunu bulamazsın Çiçeklerden toplanır Tadına doyamazsın
Kara tavuk dalda yatar Dal kırılmış yerde yatar
Pulları var gelin değil Suda bulunur kayık değil Avuçta kayar sabun değil Bilemezsen karşımda eğil
Yük görünce kaçar Ot görünce koşar
Dağdan gelir, taştan gelir Tintin sakallı eniştem gelir
İki çubuk, bir makas Hokkabaz mı hokkabaz
Yolda gider izi kalır Yuvasını sırtında taşır
Ebem yapar, dedem yapar Bıçkısı yok, rendesi yok İplikten ev yapar
On ay yatar İki ay kalkar Feneri yakar Etrafa bakar
Hem böcektir hem kelebek Koza yapar öbek öbek
Elemeden yoğurur Günaşırı doğurur
Kümeslerin efesi Her sabah çınlar sesi Sanırsın ezan okur Uyandırır herkesi
Pençesi aslan gibi Gözleri volkan gibi Tüyleri pek yumuşak Onu gören fareler Saklanır köşe bucak
Rengi yeşil, çubukta yetişir Hem tazeyken hem kuruyken yenir
Alçacık boyu var Mor kadifeden donu var
Hanım içerde, saçı dışarıda
Kat kat katmer değil Yenir ama meyve değil
Sarı sarı sarkar Düşerim diye korkar
Çarşıdan aldım bir tane Eve geldim bin tane
Dereler tepeler, şık şık küpeler
Bir kızım var, yeşil mantolu Kırmızı elbiseli, siyah düğmeli
Küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk
Mavi atlas, iğne batmaz Makas kesmez, terzi biçmez
Kapıyı açar, kapamadan kaçar
Gökte gördüm bir köprü Rengi var yedi türlü
Bir ağacı oymuşlar İçine sesleri koymuşlar Yanlış yalan söylemiş Kulağını burmuşlar
Ben varmadan o varır Her şeyden çok yol alır
Ben giderim o gider Üstümde gölge ederÇıt çıt çalışır Kurulunca bağrışır
Fırında pişer Mideye düşer
Yedim yeşil bir külâh Ağzım yandı ah ah ah
Ay var iken çıkarlar Güneş var iken kaçarlar
Gökten yağar kar değil Ses çıkarır taş değil Yuvarlaktır top değil Bilin bakalım bu nedir?
Pişirirsen aş olur Pişirmezsen kuş olur
Ufacık bir top İçini açtım bin top Yemeye doyamadım Ağzıma attım hop hop
Gökte durur paslanmaz Suya düşer ıslanmaz
Bulutlardan süzülür İnci gibi dizilir Çamur olur ezilir Bilin bakalım bu nedir?
Dumanı tüter İsterse gider Balık değildir Denizde yüzer
İki kapaklı, çok yapraklı İçinde bilgi saklı
Pamuk gibi tüyleri Havucu koparır dişleri Kulakları duyar her sesi Hızla çıkar tepeyi
Ayakları kürekli Ne kadar da yürekli Suda gider bir gemi
Hem denizde hem karada Evini taşır sırtında
Kocaman kanatlı Şimdi yerden kalktı
Gece olur yakarız Gündüz olur kapatırız
Bize ışık verir Daha sonra erir
Şekere benzer tadı yok Gökte uçar kanadı yok
Sütü pek çok sever Mırıl mırıl der Sütünü bitirince Bıyığını temizler
Siyah beyaz benekli Yürüyen merdiven sanki
Dalda durur, elde durmaz
Daldan dala atlarım Kuyruğumla sarkarım
Göz ile görülmez El ile tutulmaz Ondan uzak duranlar Sağlamdır hasta olmaz
Benim iki pencerem var Etrafı etten duvar Her gün erken açarım Gece olunca kaparım
Yarım kaşık, duvara yapışık
Bol emek verir Kendi yemez yedirir
Karşıdan baktım hiç yok Yanına vardım pek çok
Altı mermer, üstü mermer İçinde bülbül öter
Kökü yukarı Dalları aşağı
Karnı şişik Kafaya yapışık
Yedi delikli tokmak, Bilmiyorsan aynaya bak
Çarşıdan alınmaz Mendile konulmaz Bundan tatlı bir şey olmaz
Ben giderim o gider Kâh benden önce gider Kâh arkamdan emekler
Ben giderim o gider İçimde tık tık eder
Yaştır kurutamazsın Tuzunu bulamazsın Çiçeklerden toplanır Tadına doyamazsın
Kara tavuk dalda yatar Dal kırılmış yerde yatar
Pulları var gelin değil Suda bulunur kayık değil Avuçta kayar sabun değil Bilemezsen karşımda eğil
Yük görünce kaçar Ot görünce koşar
Dağdan gelir, taştan gelir Tintin sakallı eniştem gelir
İki çubuk, bir makas Hokkabaz mı hokkabaz
Yolda gider izi kalır Yuvasını sırtında taşır
Ebem yapar, dedem yapar Bıçkısı yok, rendesi yok İplikten ev yapar
On ay yatar İki ay kalkar Feneri yakar Etrafa bakar
Hem böcektir hem kelebek Koza yapar öbek öbek
Elemeden yoğurur Günaşırı doğurur
Kümeslerin efesi Her sabah çınlar sesi Sanırsın ezan okur Uyandırır herkesi
Pençesi aslan gibi Gözleri volkan gibi Tüyleri pek yumuşak Onu gören fareler Saklanır köşe bucak
Rengi yeşil, çubukta yetişir Hem tazeyken hem kuruyken yenir
Alçacık boyu var Mor kadifeden donu var
Hanım içerde, saçı dışarıda
Kat kat katmer değil Yenir ama meyve değil
Sarı sarı sarkar Düşerim diye korkar
Çarşıdan aldım bir tane Eve geldim bin tane
Dereler tepeler, şık şık küpeler
Bir kızım var, yeşil mantolu Kırmızı elbiseli, siyah düğmeli
Küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk
Mavi atlas, iğne batmaz Makas kesmez, terzi biçmez
Kapıyı açar, kapamadan kaçar
Gökte gördüm bir köprü Rengi var yedi türlü
Bir ağacı oymuşlar İçine sesleri koymuşlar Yanlış yalan söylemiş Kulağını burmuşlar
Ben varmadan o varır Her şeyden çok yol alır
Ben giderim o gider Üstümde gölge eder
Fırında pişer Mideye düşer
Yedim yeşil bir külâh Ağzım yandı ah ah ah
Ay var iken çıkarlar Güneş var iken kaçarlar
Gökten yağar kar değil Ses çıkarır taş değil Yuvarlaktır top değil Bilin bakalım bu nedir?
Pişirirsen aş olur Pişirmezsen kuş olur
Ufacık bir top İçini açtım bin top Yemeye doyamadım Ağzıma attım hop hop
Gökte durur paslanmaz Suya düşer ıslanmaz
Bulutlardan süzülür İnci gibi dizilir Çamur olur ezilir Bilin bakalım bu nedir?
Dumanı tüter İsterse gider Balık değildir Denizde yüzer
İki kapaklı, çok yapraklı İçinde bilgi saklı
Pamuk gibi tüyleri Havucu koparır dişleri Kulakları duyar her sesi Hızla çıkar tepeyi
Ayakları kürekli Ne kadar da yürekli Suda gider bir gemi
Hem denizde hem karada Evini taşır sırtında
Kocaman kanatlı Şimdi yerden kalktı
Gece olur yakarız Gündüz olur kapatırız
Bize ışık verir Daha sonra erir
Şekere benzer tadı yok Gökte uçar kanadı yok
Sütü pek çok sever Mırıl mırıl der Sütünü bitirince Bıyığını temizler
Siyah beyaz benekli Yürüyen merdiven sanki
Dalda durur, elde durmaz
Daldan dala atlarım Kuyruğumla sarkarım
Göz ile görülmez El ile tutulmaz Ondan uzak duranlar Sağlamdır hasta olmaz
Benim iki pencerem var Etrafı etten duvar Her gün erken açarım Gece olunca kaparım
Yarım kaşık, duvara yapışık
Bol emek verir Kendi yemez yedirir
Karşıdan baktım hiç yok Yanına vardım pek çok
Altı mermer, üstü mermer İçinde bülbül öter
Kökü yukarı Dalları aşağı
Karnı şişik Kafaya yapışık
Yedi delikli tokmak, Bilmiyorsan aynaya bak
Çarşıdan alınmaz Mendile konulmaz Bundan tatlı bir şey olmaz
Ben giderim o gider Kâh benden önce gider Kâh arkamdan emekler
Ben giderim o gider İçimde tık tık eder
Yaştır kurutamazsın Tuzunu bulamazsın Çiçeklerden toplanır Tadına doyamazsın
Kara tavuk dalda yatar Dal kırılmış yerde yatar
Pulları var gelin değil Suda bulunur kayık değil Avuçta kayar sabun değil Bilemezsen karşımda eğil
Yük görünce kaçar Ot görünce koşar
Dağdan gelir, taştan gelir Tintin sakallı eniştem gelir
İki çubuk, bir makas Hokkabaz mı hokkabaz
Yolda gider izi kalır Yuvasını sırtında taşır
Ebem yapar, dedem yapar Bıçkısı yok, rendesi yok İplikten ev yapar
On ay yatar İki ay kalkar Feneri yakar Etrafa bakar
Hem böcektir hem kelebek Koza yapar öbek öbek
Elemeden yoğurur Günaşırı doğurur
Kümeslerin efesi Her sabah çınlar sesi Sanırsın ezan okur Uyandırır herkesi
Pençesi aslan gibi Gözleri volkan gibi Tüyleri pek yumuşak Onu gören fareler Saklanır köşe bucak
Rengi yeşil, çubukta yetişir Hem tazeyken hem kuruyken yenir
Alçacık boyu var Mor kadifeden donu var
Hanım içerde, saçı dışarıda
Kat kat katmer değil Yenir ama meyve değil
Sarı sarı sarkar Düşerim diye korkar
Çarşıdan aldım bir tane Eve geldim bin tane
Dereler tepeler, şık şık küpeler
Bir kızım var, yeşil mantolu Kırmızı elbiseli, siyah düğmeli
Küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk
Mavi atlas, iğne batmaz Makas kesmez, terzi biçmez
Kapıyı açar, kapamadan kaçar
Gökte gördüm bir köprü Rengi var yedi türlü
Bir ağacı oymuşlar İçine sesleri koymuşlar Yanlış yalan söylemiş Kulağını burmuşlar
Ben varmadan o varır Her şeyden çok yol alır
Ben giderim o gider Üstümde gölge ederÇıt çıt çalışır Kurulunca bağrışır
Fırında pişer Mideye düşer
Yedim yeşil bir külâh Ağzım yandı ah ah ah
Ay var iken çıkarlar Güneş var iken kaçarlar
Gökten yağar kar değil Ses çıkarır taş değil Yuvarlaktır top değil Bilin bakalım bu nedir?
Pişirirsen aş olur Pişirmezsen kuş olur
Ufacık bir top İçini açtım bin top Yemeye doyamadım Ağzıma attım hop hop
Gökte durur paslanmaz Suya düşer ıslanmaz
Bulutlardan süzülür İnci gibi dizilir Çamur olur ezilir Bilin bakalım bu nedir?
Dumanı tüter İsterse gider Balık değildir Denizde yüzer
İki kapaklı, çok yapraklı İçinde bilgi saklı
Pamuk gibi tüyleri Havucu koparır dişleri Kulakları duyar her sesi Hızla çıkar tepeyi
Ayakları kürekli Ne kadar da yürekli Suda gider bir gemi
Hem denizde hem karada Evini taşır sırtında
Kocaman kanatlı Şimdi yerden kalktı
Gece olur yakarız Gündüz olur kapatırız
Bize ışık verir Daha sonra erir
Şekere benzer tadı yok Gökte uçar kanadı yok
Sütü pek çok sever Mırıl mırıl der Sütünü bitirince Bıyığını temizler
Siyah beyaz benekli Yürüyen merdiven sanki
Dalda durur, elde durmaz
Daldan dala atlarım Kuyruğumla sarkarım
Göz ile görülmez El ile tutulmaz Ondan uzak duranlar Sağlamdır hasta olmaz
Benim iki pencerem var Etrafı etten duvar Her gün erken açarım Gece olunca kaparım
Yarım kaşık, duvara yapışık
Bol emek verir Kendi yemez yedirir
Karşıdan baktım hiç yok Yanına vardım pek çok
Altı mermer, üstü mermer İçinde bülbül öter
Kökü yukarı Dalları aşağı
Karnı şişik Kafaya yapışık
Yedi delikli tokmak, Bilmiyorsan aynaya bak
Çarşıdan alınmaz Mendile konulmaz Bundan tatlı bir şey olmaz
Ben giderim o gider Kâh benden önce gider Kâh arkamdan emekler
Ben giderim o gider İçimde tık tık eder
Yaştır kurutamazsın Tuzunu bulamazsın Çiçeklerden toplanır Tadına doyamazsın
Kara tavuk dalda yatar Dal kırılmış yerde yatar
Pulları var gelin değil Suda bulunur kayık değil Avuçta kayar sabun değil Bilemezsen karşımda eğil
Yük görünce kaçar Ot görünce koşar
Dağdan gelir, taştan gelir Tintin sakallı eniştem gelir
İki çubuk, bir makas Hokkabaz mı hokkabaz
Yolda gider izi kalır Yuvasını sırtında taşır
Ebem yapar, dedem yapar Bıçkısı yok, rendesi yok İplikten ev yapar
On ay yatar İki ay kalkar Feneri yakar Etrafa bakar
Hem böcektir hem kelebek Koza yapar öbek öbek
Elemeden yoğurur Günaşırı doğurur
Kümeslerin efesi Her sabah çınlar sesi Sanırsın ezan okur Uyandırır herkesi
Pençesi aslan gibi Gözleri volkan gibi Tüyleri pek yumuşak Onu gören fareler Saklanır köşe bucak
Rengi yeşil, çubukta yetişir Hem tazeyken hem kuruyken yenir
Alçacık boyu var Mor kadifeden donu var
Hanım içerde, saçı dışarıda
Kat kat katmer değil Yenir ama meyve değil
Sarı sarı sarkar Düşerim diye korkar
Çarşıdan aldım bir tane Eve geldim bin tane
Dereler tepeler, şık şık küpeler
Bir kızım var, yeşil mantolu Kırmızı elbiseli, siyah düğmeli
Küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk
Mavi atlas, iğne batmaz Makas kesmez, terzi biçmez
Kapıyı açar, kapamadan kaçar
Gökte gördüm bir köprü Rengi var yedi türlü
Bir ağacı oymuşlar İçine sesleri koymuşlar Yanlış yalan söylemiş Kulağını burmuşlar
Ben varmadan o varır Her şeyden çok yol alır
Ben giderim o gider Üstümde gölge eder